İsa’nın ilk öğrencileri arasında kardeşler bulunuyordu. Bunlar Simun ve kardeşi Andreas ile Zebedi’nin oğulları Yakup ve Yuhanna idi. Doğu Ortodoks geleneğine göre, elçiler arasında bir başka kardeş daha vardır: Matta (diğer adıyla Levi) ile Yakup.
Yakup, Yeni Antlaşma’da On İki Elçi listelerinin tümünde Alfay’ın oğlu olarak anılır. Bu ifade, onun Zebedi’nin oğlu Yakup ve İsa’nın üvey kardeşi Yakup’tan farklı olduğunu açıkça ortaya koyar; aynı zamanda onu, Markos 2:14’te “Alfay’ın oğlu Levi” olarak tanıtılan ve daha iyi bilinen Matta ile ilişkilendirir.
Bilginler, Matta ile Yakup’un gerçekten Alfay adında aynı babayı paylaşıp paylaşmadıkları konusunda tartışmaktadır ve bu konuda eldeki kanıtlar oldukça sınırlıdır. Matta’nın adı, Matta 10:3 ve Elçilerin İşleri 1:13’te Yakup’un adının hemen yanında yer alır; tıpkı Petrus ile Andreas, Yakup ile Yuhanna örneklerinde olduğu gibi.
Ancak bu düzen, Markos ve Luka’daki listelerde görülmez. Ayrıca Alfay’ın oğlu Yakup, On İki Elçi’nin tüm sıralamalarında daima dokuzuncu olarak ve kendi eşleştirmesi içinde geçer; buna karşın dört liste de Matta’yı Tomas ile yan yana sıralar. Bu nedenle bazıları, Matta ile Yakup’un kardeş olabileceğini, Matta’nın ise hizmette Tomas ile yakın bir ortaklık kurduğunu (bkz. Luka 10:1) ileri sürse de, Batılı tarihçilerin çoğu, bu iki elçinin kardeş olmadıkları sonucuna varmıştır.
Yine de Matta ve Yakup’un öyküleri, günümüz imanlıları için aynı gerçeği vurgular: İsa, her türlü insana çağrıda bulunur ve onları hizmetinde kullanır.
Vergi Memurluğundan Müjdeciliğe
Matta 9:9 şöyle der: ”İsa oradan geçerken, vergi toplama yerinde oturan birini gördü. Matta adındaki bu adama, “Ardımdan gel” dedi. Adam da kalkıp İsa’nın ardından gitti.”
Markos ve Luka’da ise Matta, kendini Levi olarak tanıtılır (Markos 2:13–14; Luka 5:27–28). İsa’nın vergi görevlisi Levi’yi çağırmasından sonra elçiler listesinde ‘Matta’ adının kullanılması, İsa’nın ona bu yeni adı vermiş olabileceğini düşündürür. “Matta” adı, “Rab’bin armağanı” anlamına gelir; bu da onun yaşamındaki dönüşümün bir göstergesidir.
Üç Müjde’de de anlatıldığı gibi, Matta İsa’nın çağrısına hemen karşılık verip onu evine davet etti; birlikte yemek yerken, birçok “vergi görevlisi ve günahkâr” dostunu da çağırdı. Müjde yazarları bu olayda Ferisiler’in öfkesini aktarır; çünkü İsa, toplumun dışladığı kişilerle aynı sofrayı paylaşmıştı. Ferisiler’in bu tür insanlara yönelik yargısı, İsa’nın hizmeti boyunca devam etti. Çünkü Roma yönetimi için çalışan Yahudiler, kendi halklarına vergi, ceza ve ücret uyguladıkları için toplumca küçümsenirdi. Vergi görevlileri ayrıca açgözlü ve baskıcı kimseler olarak tanınırdı. Nitekim Zakkay da mesleği aracılığıyla başkalarına haksızlıkta bulunduğunu itiraf etmişti (Luka 19:8). Bu nedenle, İsa’nın Matta gibi bir vergi görevlisini çağırması, Rab’bin tövbe edenleri Tanrı’nın Egemenliği’ne hizmet etmeye çağırdığının açık bir işaretiydi (Luka 5:28).
İlginçtir ki, Matta’nın vergi görevlisi olarak edindiği tecrübeler, daha sonra kilise için yaptığı en büyük hizmetine—Müjdesi’nin yazımına—yardım etmiş olabilir. Vergi görevlileri hızlı not alma ve kayıt tutma konusunda yetenekliydi; bu beceriler, İsa’nın vaaz ve benzetmelerinin doğru biçimde kaydedilmesine yardımcı olmuş olmalıdır.
Hierapolisli Papias, Sezariye’li Eusebios ve Jerome gibi erken dönem kilise babalarının yazılarına göre Matta, uzun yıllar İsrail ve Suriye’de yaşamış ve Müjdesi’ni Yahudi okuyucuları düşünerek kaleme almıştır. Gerçekten de Lyon’lu İrenaeus şöyle der: “Matta, İbraniler arasında kendi dillerinde bir Müjde yayımladı.”
Bu ifadeye göre Matta, Müjdesi’ni Filistin halkının dili olan Aramice olarak yazmıştır. Ancak metin daha sonra Doğu’nun ortak dili Grekçeye çevrilmiş olabilir.
Matta’nın Hizmeti
Beşinci yüzyılda yaşayan tarihçi Sokrates Skolastikus, ‘Ecclesiastical History’ adlı eserinde Matta’nın Etiyopya’yı müjdelemekle kura yoluyla görevlendirildiğini ileri sürer. İlk yüzyılda Babil piskoposu tarafından yazıldığı iddia edilen Abdias’ın Apostolik Tarihi’ne göre, Matta Etiyopya’ya gitmiş ve orada, Filipus tarafından vaftiz edilen hadımı (Elçilerin İşleri 8:26-40) bulmuştur.
Kral Aeglippus’un oğlu öldüğünde, Matta onu diriltmiş ve bunun sonucunda kral ve tüm ailesi vaftiz olmuştur. Apostolün Etiyopya’da yaklaşık 23 yıl hizmet verdiği, kiliseler kurduğu ve din adamları atadığı anlatılır.
Ancak Aeglippus’un yerine geçen Hyrtacus, yeğeni Efigeniya’yı kendisiyle evlendirmesini istemiştir. Efigeniya, bakirelik yemini ettiği için amcasına karşı çıkmış ve Matta da bu ensest eyleme karşı vaaz vermiştir. Bunun üzerine Hyrtacus, bir askere onu öldürmesini emretmiştir.
Diğer anlatılar Matta’yı Part veya Pers topraklarında konumlandırır. ‘Matta’nın İşleri ve Tanıklığı’ adlı eserde, elçinin bir yamyamlar şehrinde bulunduğu, bir cinli kralın onu yere çivileyip ateşe verdiği aktarılır. Ateş, ejderha görünümüne bürünerek kralın peşine düşse de, Matta yakılarak şehit olmuştur. Daha sonra görülen bir vizyon, Matta’nın şehitlik tacını almasını ve kralın değişmesini sağlamıştır.
Abdias’ın ‘Kutsal Elçilerin Mücadeleleri’ne’ göre ise kötü niyetli bir kişi, Matta’nın hizmet ettiği Part şehrine gelmiş ve onu, “Nasıralı İsa hakkında verdiği öğütlerle şehri mahvetmekle” suçlamıştır. Kral bu sahte suçlamaları inanmış ve Matta’yı idam ettirip bedenini parçalara ayırarak kuşlara yem olarak dağıtmıştır.
Bir başka Part anlatısı ise Roma’lı Hippolytus tarafından, ‘On the Twelve Apostles’ adlı eserinde aktarılır. Hippolytus, Matta’nın Müjdesini yayımladıktan sonra “Hierees kentinde uykuya daldığını” belirtir; bu ifade, Matta’nın doğal nedenlerle öldüğünü ima eder.
Yakup Hakkında Daha Az Bilinenler
Matta’nın hizmetine dair bazı anlatılar çelişkiliyken, Yakup’un durumu çok daha karmaşıktır. Matta’yı bir Müjde anlatısında görebiliriz; oysa Yakup neredeyse hiçbir zaman adıyla anılmaz.
Gelenek, genellikle Alfay oğlu Yakup’u, Küçük Yakup (ya da Genç Yakup, bkz. Markos 15:40) olarak tanımlar. Bu ad, Zebedi’nin oğlu Yakup ile karşılaştırmak için verilmiştir; çünkü Zebedi’nin oğlu Yakup, kardeşi Yuhanna ile birlikte Müjde kitaplarında daha belirgin bir şekilde yer alır. Kilisenin erken dönem yazarları Hierapolisli Papias ve Jerome, Alfay oğlu Yakup’un İsa’nın kuzeni olduğunu iddia etmiştir.
Alfay oğlu Yakup, Zebedi’nin oğlu Yakup’tan açıkça ayrılmış olsa da, Küçük Yakup hakkındaki öyküler, çoğu zaman İsa’nın üvey kardeşi Adil Yakup’un öyküsü ile karıştırılmıştır. Birden fazla anlatı, Küçük Yakup’un tanıklığını Adil Yakup’a benzer şekilde aktarır: Yeruşalim Tapınağı yakınında öfkeli Yahudiler tarafından taşlanarak öldürülmesi gibi.
Babil’li Abdias, Kutsal Elçilerin Mücadeleleri adlı eserinde, Küçük Yakup’un Yeruşalim’e geldiğini ve tapınaktaki halka Müjde’yi öğrettiğini aktarır: “Alfay oğlu Yakup birçok şey söyledi ve yalnızca Doğmuş Oğul’a, gerçek Tanrı Sözü olan İsa Mesih’e iman ettiğini ilan etti; çünkü O, her zaman Baba ile birlikteydi ve Baba’nın Sözüydü. Elçi, toplanmış halkın ortasında hiçbir korku duymadan böyle konuştu.”
Daha sonraki gelenekler, Küçük Yakup’u Pers ve Mısır’a yerleştirir; ancak bunlar daha az güvenilir görünmektedir.
Müjdeciler Hakkında Bilinmeyenler
Bazı elçilerin hayat hikayesi belirsiz olsa da, İsa’nın çağrısına inanabiliriz. Alfay’ın iki oğlu örneğinde, İsa’nın beklenmedik kişileri (Matta gibi) ve bilinmeyenleri (Yakup gibi) çağırdığını görürüz.
Mesih tarafından çağrılan her kişi, geçmişi veya kişiliği ne olursa olsun, Tanrı’nın Egemenliği’nde hizmet etmek için kullanılabilir.
Matta, geçmişi ve çalışma arkadaşları nedeniyle İsa’nın karşıtları tarafından küçümsenmişti. Yakup ise unutulmuş veya başkalarıyla karıştırılmıştı. Yine de, bu kardeşler, İsa tarafından gönderilmeye, dirilişini görmeye ve Müjde’yi dünyaya taşımaya layık görülmüşlerdir.







