Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanların zulüm görmesi ve infaz edilmesi sanılanın aksine çok da sık gerçekleşen bir durum değildi. Bu tür durumlar nadiren gerçekleşir, genellikle aralarında uzun süren barış zamanları olurdu. İlk uzun barış süreci, 211-250 yılları (235 yılında barış süreci kısa süreli bölünme yaşadı) arasında gerçekleşti. İkincisi ise 258 – 303 yılları arasında gerçekleşti.
‘Büyük Zulüm’ sürecini başlatan İmparator Diocletianus, zulüm konusunda isteksiz olmasına rağmen onu asıl kışkırtan o dönemdeki yardımcısı Galerius’tur. Zulüm, imparatorluk boyunca yayılmamıştı ve ilk iki yüzyıl boyunca genellikle bölgesel düzeydeydi. İlk Hristiyanların Rab’bin Sofrası’na ve sevgi ritüellerine katılması nedeniyle imanlıları yamyamlık ve ensest ilişkiler ile suçlayan asılsız iddialar yayılmaya başladı. Çoğu Hristiyan bu süreçte imparatorluk yetkilileri ile uzlaşarak veya devlet yetkilileri ile işbirliği içerisinde çalışarak, inançlarından ödün verdi. İnancından uzaklaşanların sayısı 250’li yıllarda Kilise için bir kriz ortamı oluşturdu. İnancından vazgeçenlerin geri kabul edilip edilmeyeceği konusu bazı bölünmelere neden oldu.
Kilise, zulümden kurtulabilmek için imanlılara izin verdi ve şehit düşmeye arzulu olmamaları konusunda uyarıda bulundu. Şehitlerin kilisenin kahramanları olarak gösterilmesi ve onlara tanınan ayrıcalıklar, azizler kültüne yol açtı. İmparatorlukta Hristiyanlara karşı yöneltilen suçlamaların başında ‘inançsız’ olmaları geliyordu. Bunun nedeni, Hristiyanların pagan tanrılarına tapmamaları, bu tanrıları öven sosyal ve sivil aktivitelere katılım göstermemeleriydi. Roma çevresindeki yeraltı mezarları, zulüm dönemlerinde saklanma yerleri olarak tercih edilirdi. Konumları yetkililer tarafından biliniyordu. Hristiyanlara yönelik zulüm, kasıtlı devlet politikalarından ziyade halkın düşmanlığından kaynaklanıyordu.
Milano Fermanı
313’teki Milano Fermanı’ndan sonra Roma İmparatorluğu’nun resmi dini Hristiyanlık kabul edildi. Aslında Milano Fermanı, Roma İmparatoru Büyük Konstantin ile Licinius arasında gerçekleşen bir anlaşmaydı. Konstantin ile Licinius, Milano’da tanışmış olsalar da, ferman Nikomedia’da yayınlandı. Anlaşmada Hristiyanlık devlet dini olarak kabul edilmedi, ancak imparatorluktaki diğer inançlar arasında yasal olarak izin verilen bir din olarak kabul edildi.
Şehitlerin toplam sayısı tahmin edildiği kadar fazla değildi. İmparatorluğun kararları genellikle kilise mülkiyetine, Kutsal Yazılara veya sadece kilise liderlerine yönelikti. Şehitlerin, nihai yargı için doğrudan Tanrı’nın huzuruna gittiği düşünülüyordu. Hristiyanlara yönelik en şiddetli zulüm, 303 ile 324 yılları arasında yaşanan ‘Büyük Zulüm’ döneminde gerçekleşti. Öte yandan, son 50 yılda, kilisenin ilk 300 yılında olduğundan daha fazla insanın İsa Mesih için yaşamını feda ettiği tahmin ediliyor.
Kaynakça: https://christianhistoryinstitute.org/magazine/article/persecution-in-the-early-church